ÜLKEMİZDE VE DÜNYADA TIBBİ AROMATİK BİTKİLERİN SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİMİ VE YENİ PAZAR ARAYIŞLARI
Dr. Reyhan BAHTİYARCA BAĞDAT Köşe Yazısı - "ÜLKEMİZDE VE DÜNYADA TIBBİ AROMATİK BİTKİLERİN SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİMİ VE YENİ PAZAR ARAYIŞLARI"

ÜLKEMİZDE VE DÜNYADA TIBBİ AROMATİK BİTKİLERİN SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİMİ VE YENİ PAZAR ARAYIŞLARI
Dr. Reyhan BAHTİYARCA BAĞDAT
Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Tıbbi Aromatik Bitkiler Birim Sorumlusu, Ankara
Son yıllarda üreticilerin alternatif tarım sistemleri içerisinde yer alacak potansiyel, katma değeri yüksek ürün arayışları Tıbbi Aromatik Bitki Tarımına olan ilgiyi arttırmıştır. Özellikle de 2019 yılından sonra Covid 19 salgınının yaygınlaşması; savunma sistemini güçlendirici bitki çaylarına, bitkisel kökenli gıda takviyelerine ve steril amaçlı olarak kullanılan hidrosol ve uçucu yağ karışımlarına olan talebi de beraberinde getirmiştir. Bu koşullarda hammadde ihtiyacını karşılayabilecek ürünün; kültür materyali niteliğinde, kalite ve teknolojik özellikleri belirlenmiş, iyi tarım veya organik tarım koşullarında kimyasal kalıntılardan ari olarak yetiştirilmiş, iyi üretim uygulamaları ile kurutulmuş, işlenmiş ve paketlenmiş olması bir zorunluluk teşkil etmektedir. Doğal floradan toplanacak materyalin sürdürülebilir olmamasının yanında istenen kalite kriterlerini karşılayamayacağı da kuvvetle muhtemeldir. Bu konuda tescilli çeşitler ile uygun agromik paketler kullanılarak yapılacak üretim büyük önem taşımaktadır. Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü’ne bağlı Enstitülerce geliştirilmiş tıbbi aromatik bitki çeşitlerinin üretimde kullanılması; standardize ve etken maddece zengin, istenilen kalite özelliklerinde ürün temininde büyük fayda sağlayacaktır. Ülkemizde tarımı yapılan ve büyük çapta ihraç edilen ürünlere yönelik 74 adet tescilli çeşit (kekik, adaçayı, oğulotu, ekinezya, dağ çayı, şeker otu, salep orkideleri, kuşburnu, kapari, rezene, haşhaş, çörekotu, kimyon ve anason vb.) bulunmaktadır (Anonim 2021a) ve Araştırma Enstitüsü uzmanlarınca bunların yetiştiriciliğine yönelik eğitimler verilmektedir. Yukarıda bahsedilen sürdürülebilir kaliteli materyalin temininde sözleşmeli üretim modelinin uygulanması ve alım garantili bir üretim sistemi büyük önem arz etmektedir (Bkz Çizelge 1.). Yurtiçi ve yurtdışı pazarların piyasa öngörülerinin değerlendirilerek yapılacak bir üretim planlaması üreticilerin bitkisel hammadde teminindeki sıkıntıyı giderecek, pazarlama konusunda da sıkıntı yaşamamalarına vesile olacaktır. Kümelenme modeli çerçevesinde işlenecek kadar bitkisel hammadde üretmek ve bu ürünlerden elde edilecek diğer yan ürünlere ait çalışmaların da yapılması ve ürün bazında hazırlanacak ürün raporları, sektörde üretim planlamasının yapılmasını da kolaylaştıracaktır. Bu amaçla; 2021 yılında Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’nce içlerinde çörekoru, sarı kantaron, çemen, tıbbi adaçayı, sumak, oğulotu, aronya, anason, kekik, kuşburnu ve tıbbi nane gibi önemli tıbbi aromatik bitkilerin yetiştiriciliği ve fizibilite raporlarını içeren söktör yatırım rehberleri hazırlanmıştır (Anonim, 2021b). Bu rehberler bitki bazlı yatırımcı ve üreticiler için çok önemli güncel kaynaklar olup, arz talep konularındaki olası risklerin azaltılmasına da katkı sağlayacaktır.
2018 yılında ülkemizde yaklaşık 100.000 ha alanda 300.000 ton tıbbi aromatik bitki üretilmiş olup; bunun 80.000 tonu ihraç edilerek ve 265 milyon ABD dolar gelir sağlanmıştır. 2050 yılında 5 trilyon ABD dolarına ulaşması beklenen dünya bitkisel ilaç pazarından daha fazla pay alabilmek için ham drog ihracatı yerine işlenmiş ürünlerin ihracatına öncelik verilmesi planlanmaktadır. Türkiye’den Kuzey Amerika, Avrupa Birliği, Latin Amerika, Uzak Doğu ve Kuzey Afrika, ABD, Almanya, Vietnam, Hollanda, Polonya, Brezilya, Kanada, İtalya, Belçika, Yunanistan, Fransa ve Japonya başta olmak üzere 100'e yakın ülkeye tıbbi aromatik bitki ihracatı yapılmakta olup bu bitkilerin başında kekik, defne yaprağı, kimyon ve anason, rezene tohumları, ardıç kabuğu, mahlep, çemen, biberiye, meyan kökü, nane, sumak, adaçayı, haşhaş tohumu ve keçiboynuzu bulunmaktadır. Yine 2018 yılında 38.3 bin ton’luk bir tıbbi bitki ithalatımız olmuş, bundan ise 79.2 milyon ABD doları kaybımız olmuştur. İthal ettiğimiz başlıca ürünler arasında da; çay, çörekotu, anason, zencefil, meyan, keçiboynuzu ve kekik bulunmaktadır (Karık ve Tunçtürk, 2019). Türkiye ithal ettiği bazı ürünleri temizleyip tasnif ederek yeniden (re-export), ihraç etmektedir.
2019 yılında ‘Tıbbi ve Aromatik Bitki Çeşitliliğinin Korunmasında, Bunların Üretiminde ve Pazarlanmasında Karşılaşılan Sorunlar ile Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi’ amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporunda; sürdürülebilir üretimin depolama imkânlarının arttırılması ile ilgili olduğu ve iyi muhafaza edilmiş hammaddelerin stokta bulundurulabileceği ürüne özel düzenlenmiş “Lisanslı Depoculuk Sisteminin Geliştirilmesi”nin gerekliliği vurgulanmıştır. TAB’lara ait ulusal bazda kullanılabilecek ve sektöre yön verecek iç ve dış ticaret verilerinin dokümantasyonunun yapılmasının gerekli olduğu, özellikle gümrük kapılarında iç ve dış ticaret işlemlerinde, bitkilerin botanik isimleri ile miktarlarının azlığı veya çokluğuna bakılmaksızın kayıt altına alınması gerekliliği belirtilmiştir. Bu sebeple “ürün ihtisas kapıları”nın oluşturulması ve bu alanlarda konu uzmanlarının istihdam edilmesi ile hem biyokaçakçılık engelleneceği hem de ticareti yapılan ürünlere göre hızlı bir üretim planlaması yapılabileceği öngörülmektedir. Aynı raporda; ülkesel bir üretim planlamasının yapılması için stratejik ürünlerin belirlenmesi ve öncelik sıralamasının yapılması tavsiye edilmektedir. Tarım arazilerinde mevcut üretim deseni içinde TAB bitkilerinin rekabet gücünün sınırlı olması ve alım garantilerinin olmaması; marjinal alanlarda, su kısıtının olduğu tarımsal üretim havzalarında, erozyon bölgelerinde, hazine arazilerinde, küçük aile işletmelerinde ve münavebe uygulamalarında tıbbi bitkiler yetiştiriciliğinin planlanması gerekliliği vurgulanmıştır (Anonim, 2019).
Küresel bazda yaşanan gelişmeler dikkate alındığında, Türkiye’de TAB pazarlama yapısının geliştirilmesine; pazarlama etkinliğinin artırılması için sektörel kümelenme ve ihtisaslaşmaya ihtiyaç duyulmaktadır (Anonim, 2015). Tıbbi aromatik bitkiler doğru yetiştirilip, işlenebildikleri taktirde çok sayıdaki yan ürünleri ile üreticisine bir çok kültür bitkisinden daha fazla getiri sağlayacak, farklı endüstri kuruluşlarına hammadde tedariğinde bulunabilecektir.
Çizelge1. Yetiştiricilikten Pazarlama Sürecine Kadar olan Süreçte Tıbbi Aromatik Bitkilerin Yolculuğu
Kaynaklar
1. Anonim 2015. Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü ‘Tıbbi Aromatik ve Boya Bitkileri Çalıştayları Raporları. S.262.
1. Anonim 2019. Tıbbi ve Aromatik Bitki Çeşitliliğinin Korunmasında, Bunların Üretiminde ve Pazarlanmasında Karşılaşılan Sorunlar İle Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi’ amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu. Sıra sayısı 159. 27. Yasama dönemi, 3. Yasama yılı. S.187.
2. Anonim. 2021a. Milli Çeşit Listesi (Tarla Bitkileri / Field Crops) Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkezi Müdürlüğü. https://www.tarimorman.gov.tr/BUGEM/ TTSM/ Sayfalar/Detay.aspx?SayfaId=85. Erişim: 10.09.2021.
3. Anonim, 2021b. https://www.tarimorman.gov.tr/BUGEM/Haber/652/Tibbi-Ve-Aromatik-Bitki-Olan-Sari-Kantaron-Ve-Sumak-Fizibilite-Raporu-Ve-Yatirimci-Rehberi-Yayimlandi
3. Karık, Ü. ve Tunçtürk, 2019. ANADOLU, J. of AARI ISSN: 1300-0225 (Print) E-ISSN: 2667-6087 (Online) 2019, 29 (2): 154-163 DOI: 10.18615/anadolu.660316