TÜRKİYE VE ÇİN ARASI İKTİSADİ İLİŞKİLER
Dr. Öğr. Üyesi Hakan KÖNİ Köşe Yazısı - TÜRKİYE VE ÇİN ARASI İKTİSADİ İLİŞKİLER

TÜRKİYE VE ÇİN ARASI İKTİSADİ İLİŞKİLER
Dr. Öğr. Üyesi Hakan Köni
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi
Ankara Bilim Üniversitesi
1990’ların başında meydana gelen bir kısım küresel ve bölgesel gelişmeler Türkiye ve Çin’in iktisadi olarak birbirine yakınlaşmasına ve çeşitli ticari ve endüstriyel işbirliği faaliyetleri içine girmesine ön ayaklık etmiştir. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2000’de 1 milyar doları aşarak dikkate değer bir düzeye ulaşmış ve takip eden yıllarda bu hacim katlanarak artmıştır. Yıllık 30 milyar dolara yaklaşan ticaret hacmiyle Çin Türkiye için vazgeçilmez bir ticaret ortağı haline gelmiştir. Bunda 1990’lardan itibaren her iki devletin de hırslı ve başarılı bir iktisadi kalkınma politikası benimsemesi ve serbest piyasa ekonomisini kolaylaştırıcı ve destekleyici politikalar benimsemesi etkili olmuştur. Dünya ticaretinin merkezi 1990’lardan itibaren Asya’ya doğru kaymaya başlamış ve Çin göstermiş olduğu iktisadi başarılarıyla bu gelişmenin en önemli aktörlerinden biri olmuştur. Türkiye ise AB pazarına yakınlığı, hızla büyüyen üretim, sanayi ve ticari sahaları ve eko-stratejik konumuyla Çinli iktisadi aktörlerin dikkatini çabucak üzerine toplamıştır.
Çin’in iktisadi ilişkileri genel anlamda dünyanın birçok ülkesiyle ileri düzeyde gelişmiş durumdadır ve bunda Çin ekonomisinin özellikle imalat alanında göstermiş olduğu ilerlemenin etkisi büyüktür. Gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülke için olduğu gibi Türkiye için de Çin vazgeçilmez bir ticaret ortağı ve yatırım kaynağıdır.Çin nominal GSMH itibarıyla 2014’ten beri dünyanın en büyük ikinci ekonomisidir ve ülkenin yakın gelecekte birinciliğe yerleşmesi şaşırtıcı olmayacaktır.Covid-19 salgınının küresel ekonomide meydana getirdiği istikrarsızlık öncesinde Çin son 30 yılda yakalamış olduğu yıllık %10’luk büyüme oranıyla dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisiydi. Pandeminin önümüzdeki dönemlerde ortadan kalkmasıyla Çin’in bu trendini devam ettirmesi pek olasıdır. Çin 2020 yılı itibarıyla ülkeye giren 163 milyar dolarlık yatırımla dünyanın en büyük Yabancı Doğrudan Yatırım alıcısı ve ülke dışına yapılan 166 milyar dolarlık yatırımlarıyla dünyanın en büyük ikinci Yabancı Doğrudan Yatırım sağlayıcısı olmuştur.658 milyarderi ve 3,5 milyon milyoneriyle dünyanın en fazla milyarderi ve ikinci en fazla milyoneri olan ülkesidir ve 400 milyona varan çok kalabalık bir orta sınıfa sahiptir. Ülkenin döviz rezervlerinin 4 trilyon dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir ve ülke dünyanın en büyük imalat ekonomisi ve en büyük ikinci ihracatçıdır. Bütün bu zirve göstergeleriyle Çin hem diğer ülkeler hem de Türkiye için büyük kazançlar vaat eden bir pazar, yatırım kaynağı, üretim ve ticaret ortağı konumundadır.
Diğer taraftan Türkiye GSMH itibarıyla dünya ülkeleri arasında 17.sıradadır ve dünyanın en büyük 8. tarım ürünleri üreticisidir. Türkiye tarım ürünleri, tekstil, motorlu araçlar, ulaşım makineleri, inşaat malzemeleri ve ev gereçleri üretimi ve tedariki alanında dünyada söz sahibi ülkeler arasındadır. OECD verilerine göre Türkiye dünya ekonomileri arasında en yüksek büyüme oranına sahip ülkelerdendir ve 2015-2025 yılları arasında Türkiye’nin yıllık ortalama %4,9 büyümesi beklenmektedir. Bazı uluslararası kuruluşlarca Türkiye gelişmiş ülkeler arasında sayılırken bazılarına göre yeni gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan dinamik ve büyüme potansiyeli olan bir ülkedir.
Erişmiş olduğu iktisadi kalkınma düzeyiyle Çin hem yakın komşularının hem de denizaşırı ekonomilerin en büyük iktisadi partnerleri arasındadır. Çin Türkiye’nin dünya ülkeleri arasında en büyük üçüncü ve Uzak Doğu ülkeleri arasında en büyük ticaret ortağı konumundadır.İki ülke arasında ticaret hacmi 2000’de yıllık 1 milyar doları aşmış ve bu meblağ hızla artarak 2005’te 7 milyar dolar, 2008’de 17 milyar dolar, 2013’te 28 milyar dolar ve 2018’de 23 milyar dolar seviyelerinin üzerine çıkmıştır.Türkiye’nin Çin’den ithal ettiği mallar arasında ilk sıralarda bilgisayar, telefon, elektrikli aletler, yarı iletken aygıtlar, demir-çelik ürünleri gibi çoğunlukla teknolojik ve elektronik ürünler gelirken Çin’e ihraç ettiği malları çoğunlukla mermer, tekstil ürünleri, bakır cevheri, demir-çelik ürünleri, motor parçaları, tarımsal ürünler, sağlık malzemeleri ve altın gibi ham madde ara maddeler oluşturmaktadır. Türkiye, Çin ile dış ticaretinde yıllık yaklaşık 20 milyar dolar gibi bir açık verse de Çin ekonomisinin hususi özellikleri ve dinamizmi nedeniyle bu açığı Türkiye lehine çevirmek Türkiye tarafından zaruri görülmemektedir. Fakat Türkiye uzun vadede bu açığı karşılıklı kazan-kazan ilkesi uyarınca ihracat listesinde ileri teknoloji ürünlere daha fazla ehemmiyet vererek azaltma gayesindedir.
Çin Devlet Başkanı Xİ Jinping’in 2013’te tarihi İpek Yolunu tekrar canlandırma amacıyla başlattığı Bir Kuşak ve Bir Yol projesi kapsamında Türkiye ile Çin arasında çeşitli samimi görüşmeler yapılmış ve 2015 yılında bir dizi mutabakata imza atılmıştır. İpek Yolu güzergahının bir kolunun Türkiye’den geçmesine karar verilen mutabakatlar sonrasında Türkiye üzerine düşen görevleri hızlı bir şekilde yerine getirmiş, Trans-Hazar Orta Koridor projesi kapsamında Bakü-Tiflis-Kars demiryolu yolunu yapımını tamamlamış ve ardından 4 Aralık 2020’de İstanbul’dan Çin’e ilk ticaret trenini uğurlamıştır. Trenin 19 Aralık’ta Çin’in Xian kentine varmasıyla projenin önemli bir aşaması hayata geçirilmiş ve iki ülke arasında iktisadi ilişkileri ileri düzeye taşıyacak önemli bir aşamaya geçilmiştir.
Türkiye, Çin yabancı doğrudan yatırımlarından son yıllarda artan miktarlarda yararlanmaya başlamıştır. Çin hükümetinin 2013’te yurtdışı yatırımlarda devlet iznini birçok alanda kaldırmasıyla Çin’den Türkiye’ye yatırım akışında ciddi bir artış gözlenmiştir. 2005-2018 yılları arasında Çin, Türkiye’de özellikle enerji, ulaşım ve emlak alanlarında yatırımlarda bulunmuş, enerji alanında yapılan yatırımların %13’ünü temin etmiştir. Türk ve Çinli iş adamları ve devlet yetkilileri ortak projeler, yatırım fırsatları, teknoloji transferi ve ortak teknoloji üretimi için işbirliğinin faydalarını görmektedir. İşbirliği çabalarının özellikle Türkiye’de yeni iş sahaları üreteceği, istihdamı artıracağı ve yeni teknolojiler edinilmesine yardımcı olacağı kuşkusuzdur. Eğitim, turizm, finans ve savunma sahaları işbirliğinin genişletilmesi gereken yeni sahalar olarak görülmektedir.