"Türkiye, Asya'nın Avrupa'ya Açılan Kapısı" - Adil KARAİSMAİLOĞLU
T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil KARAİSMAİLOĞLU ile "Türkiye, Asya'nın Avrupa'ya Açılan Kapısı" konusunda röportajımız.

- "Orta Koridor, Modern İpek Yolu'nun en önemli bileşenlerinden birini oluşturuyor. Koridor, ülkemizin, günlük 1 milyar avroyu aşan Avrupa-Çin Halk Cumhuriyeti ticaret hacminden daha fazla yararlanabilmesi ve transit ülke konumunun güçlendirilmesi için büyük önem taşıyor."
- "Çin'in Avrupa ve Orta Doğu'ya karadan en sorunsuz rotasının Orta Koridor olduğu bir gerçektir. Özellikle Çin'den Avrupa’ya geçişte, Türkiye üzerindeki Yavuz Sultan Selim ve Osmangazi köprüleri ile çok yakında açılacak 1915 Çanakkale Köprüsü ile birlikte Avrasya Tüneli, Kanal İstanbul ve İstanbul Havalimanı, orta koridorun ulaşım ve lojistik potansiyelini artırmaktadır."
Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin birlikte yürüttüğü projeler var mı varsa kısaca bilgi verebilir misiniz?
Ülkemiz, dört saatlik uçak seyahatiyle 1 milyar 650 milyon insanın yaşadığı, 7 trilyon 45 milyar dolar ticaret hacmi bulunan tam 67 ülkenin merkezi konumundadır. Türkiye’nin bu stratejik konumunun bize yüklediği misyon; tüm ulaşım modlarında bölgesel kavşak ve HUB noktası olmaktır. Bu bağlamda düşündüğümüzde Asya’nın Avrupa’ya açılan kapısı olan Türkiye, aynı zamanda, bu iki kıtanın güneyde Afrika’ya açılan penceresidir. Konumumuz sayesinde üstlendiğimiz bu sorumluluğu geçmişten günümüze uzanan projelerimizle devam ettirmek adına var gücümüzle çalışıyoruz.
2017 yılında hizmete açtığımız Bakü-Tiflis-Kars (BTK) demiryolu hattı bu sorumluluğumuzun en iyi örneklerinden biridir. Proje sayesinde Türkiye aynı zamanda, Çin Halk Cumhuriyeti, Kazakistan, Hazar Denizi Geçişi, Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden Avrupa’ya kadar uzanan tarihi ipek yolunun Orta Koridor hattının altın bir halkası haline gelmiştir.
Trans-Hazar Uluslararası Taşıma Güzargâhı (TITR) Uluslararası Birliğinin daimî üyesi olan Türkiye, Çin Halk Cumhuriyeti ile Avrupa arasındaki ihracat taşımaları hattının aktif bir üyesidir. 30 Ekim 2018 tarihinde Çin Halk Cumhuriyeti Ningxia Hui Özerk Yönetimi ile İstanbul-Çin arasında blok yük trenleri işletme anlaşmasını yaptık. Ocak 2019’da da Bakü-Tiflis-Kars Demir İpek Yolu hattı ve Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Güzergâhı-Kazakistan-Hazar Denizi-Azerbaycan üzerinden, Türkiye-Çin arasında konteyner blok yük tren seferleri başladı. Çin’in Xi’an şehrinden çıkan blok konteyner ilk yük treni, 6 Kasım 2019 tarihinde Marmaray’ı geçerek, Çekya’nın Prag şehrine ulaşmıştır. Bu tren Çin-Türkiye parkurunu 12 günde kat ederken, Çin-Prag hattını toplam olarak 18 günde tamamlamıştır.
2020’nin başından itibaren, tehlikeli madde taşımaları hariç yük trenlerinin Asya ve Avrupa arasındaki geçişi bu iki kıtayı kesintisiz bağlayan Marmaray üzerinden hâlihazırda devam etmektedir. Marmaray’ın yük taşımalarına açılışı olan 17 Nisan 2020 tarihinden bugüne kadar Marmaray’dan toplam 45.231 vagon, 682.514 net-ton yük geçti.
Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan iş birliği ile Bakü-Tiflis-Kars (BTK) Demiryolu Hattımız ise 30 Ekim 2017 tarihinde işletmeye açıldı. BTK Demiryolu Hattı kullanılarak 18 Şubat 2022’den bugüne kadar da toplam 1.445 tren, 44.070 TEU, 1.005.406 net ton, 1.597.989 brüt ton yük taşındı. Yine 18 Şubat 2022 tarihi itibariyle, hattın açılışından bu yana ülkemizden Çin Halk Cumhuriyeti’ne 22 tren gönderilirken, Çin’den ülkemize 243 tren geldi.
Çin’den Türkiye’ye 5.238 adet konteyner ile 155.876 net-ton 243.036 brüt- ton yük taşınmıştır. Türkiye’den Çin’e ise 472 adet konteyner ile 10.294 net-ton, 19.586 brüt-ton yük taşındı. Tren trafiğinde orta vade hedefimiz; 200 blok tren, uzun vadede ise yıllık 1.500 blok tren işletmek ve aynı zamanda, Çin-Türkiye tren seyir süresini 10 güne düşürmektir.
Türkiye aynı zamanda Çin’den Yüksek Hızlı, elektrikli, dizel tren setleriyle birlikte, lokomotif ve yük vagonu gibi demiryolu araçları da almaktadır. Bunun yanında, tekerlek, aks ve motor parçaları, demiryolu alt komponentlerini de tedarik ediyoruz.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na bağlı Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları (TCDD) Taşımacılık A.Ş. ile Ningxia Ticaret Departmanı arasında Ekim 2018’de bir iş birliği anlaşması imzaladı. Anlaşmaya göre; yüklerin toplanması ve dağıtılması açısından bir merkez olan İstanbul’un coğrafi avantaj ve imkânlarından yararlanacak şekilde, blok tren yoluyla Hazar Denizi Bölgesi üzerinden Çin ile Türkiye arasında yapılacak multimodal yük taşımacılığını kapsıyor.
Bunun yanı sıra, Türkiye ile Çin arasında, Stratejik İş birliği Çerçeve Anlaşması 6 Kasım 2019’da imzalanmıştır. Çin Demiryolu Ekspresi’nin Trans-Hazar Güzergâhının Kalite Gelişimi Desteklenerek Birlikte Oluşturmasına Yönelik protokol de 2019’da Ankara’da imzalandı.
Türkiye’deki yüksek hızlı demiryolu hattı, raylı ve hafif raylı sistem yapımında Çinli firmalarla birlikte çalışıyoruz.
22 istasyondan oluşan 21,1 kilometrelik Konya’daki Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi-Meram Belediyesi Hafif Raylı Sistem Hattı yapımını, yerli bir firmayla ve Çinli firma konsorsiyumu ile birlikte çalışıyoruz.
Bunun yanında, 16 istasyondan oluşan ve toplamda 69 kilometrelik İstanbul Havalimanı Raylı Sistem Bağlantıları araç alımı işini bir başka Çinli firma ile birlikte yürütüyoruz. Ayrıca, Aksaray-Ulukışla kesimi 86 kilometre, Ulukışla-Yenice kesimi 110 kilometre olmak üzere toplam 196 km uzunluğundaki, saatte 200 kilometre hız kapasitesine sahip yeni çift hatlı planlanan Aksaray-Ulukışla-Yenice Yüksek Hızlı Demiryolu Hattı İhalesi’ni de 19 Ağustos 2021’de Türk ve Çinli firma konsorsiyumu ile imzaladık.
Türkiye ile Çin arasında potansiyel iş birliği alanlarının geliştirilmesi anlamında, Çin Demiryolu idarelerinden talep gelmesi hâlinde, demiryolu alanında çeken ve çekilen araçların temini, bakımı ve modernizasyonu ile teknik iş birliği, eğitim danışmanlık hizmeti ve tecrübe paylaşımı konularında daha etkin çalışmalar yapılabilir.
Tüm dünyayı çok ciddi etkileyen pandemi sürecini, aldığımız tedbirlerle önemli oranda atlatan Türkiye’miz, 2021 yılında büyüme trendi bakımından dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer almıştır. Ekonomimiz 2021 yılı son çeyreğinde yıllık bazda reel olarak yüzde 9,1 oranında büyüdü. Böylece 2021 yıl genelindeki büyüme, yüzde 11 olarak gerçekleşti. Bu performansımız ile G-20, OECD ve AB ülkeleri arasında en yüksek büyüme sağlayan ülke olduk. Pandeminin olumsuz etkilerine rağmen, Türkiye’nin stratejik konumun sağladığı avantaj sayesinde ekonomik büyümede yakaladığı istikrar, yakın zamanda ihracat rakamlarını da artıracaktır.
Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti’nin toplam ticaret hacmi, 2019 yılından itibaren tekrar yükselme trendine girdi. 2021 itibariyle 35 milyar 905 milyon dolara yaklaşan toplam ticaret hacminin çok daha yukarılara çıkması için çaba sarf etmeliyiz. Bu hacim içinde, Türkiye’nin ihracat miktarının artırılması yönünde de gayret gösteriyoruz.
Özellikle Kanal İstanbul için oluşturacağımız otonom gemicilik ve seyrüsefer sistemimiz ile dünyanın en güvenli lojistik geçişini oluşturacağız. Çin’den Avrupa’ya uzanan üç büyük ticaret yolu göz önüne alındığında; Türkiye üzerinden 7 bin kilometre yol alarak, 15 günde Avrupa’ya varabilen bir konteyner, Rusya Kuzey Ticaret Yolu üzerinden 10 bin kilometre ve 15-20 günde, Süveyş Kanalı üzerinden de 20 bin kilometre ve 45-60 günde Avrupa’ya ulaşabilmektedir. Bu durum, Orta Koridor ve Türkiye’nin önemini katlayarak artırmaktadır.
The Even Given isimli geminin Süveyş Kanalı’nda karaya oturmasıyla yaşanan siyasi, lojistik ve ekonomik sıkıntının ardından, İpek Yolu’ndaki Orta Koridorun kritik değeri tekrar görünür olmuş, Türkiye’nin bölgedeki ulaşımın kilit noktası olduğunu bir kez daha ortaya konmuştur. Öte yandan, uluslararası deniz taşımacılığı bakımından Kanal İstanbul’un son derece yerinde bir hamle olduğunu da anlaşılmıştır.
Asya’yı Avrupa’ya bağlayan ülkemiz projelerinden biri olan Orta Koridor Projesi’nin ülkemiz açısından önemi nedir? Bu projesinin Türk firmalarına ve ülkemiz ekonomisine yansımaları nasıl olacaktır? Ulaştırmada hava, deniz, kara ve demir yolu trafiğini nasıl etkileyecektir?
Devasa boyutlara ulaşan Avrupa-Asya ticareti, büyük ölçüde deniz taşımacılığı ile yapılıyor. Salgın ve iklim değişikliğiyle mücadele sürecinde küresel ticaretin sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından da kara bağlantılarının geliştirilmesi giderek daha çok önem taşıyor. Ayrıca, Avrasya kara bağlantıları daha kısa sürelerde taşımacılık imkânı sunuyor.
Orta Koridor ülkemizden başlayarak, Gürcistan ve Azerbaycan’a ulaşmakta, Hazar Denizi geçişi ile Kazakistan veya Türkmenistan limanlarına bağlanarak yine karayolu ve demiryolu ağlarıyla Çin Halk Cumhuriyeti’ne uzanmaktadır. Bu sayede Bakü Alat, Aktau, Kurık ve Türkmenbaşı limanları denizyolu taşımacılığında kullanılıyor.
Bu bağlamda, Orta Koridor, modern İpek Yolu’nun en önemli bileşenlerinden birini oluşturuyor. Koridor, ülkemizin, günlük 1 milyar avroyu aşan Avrupa- Çin Halk Cumhuriyeti ticaret hacminden daha fazla yararlanabilmesi ve transit ülke konumunun güçlendirilmesi için büyük önem taşıyor.
Çin’in Avrupa ve Orta Doğu’ya karadan en sorunsuz rotasının Orta Koridor olduğu bir gerçektir. Özellikle Çin’den Avrupa’ya geçişte, Türkiye üzerindeki Yavuz Sultan Selim ve Osmangazi köprüleri ile çok yakında açılacak 1915 Çanakkale Köprüsü ile birlikte Avrasya Tüneli, Kanal İstanbul ve İstanbul Havalimanı, orta koridorun ulaşım ve lojistik potansiyelini artırmaktadır.
Ülkemizde genç ve dinamik nüfus var “ORTA KORİDOR” Projesi kapsamında ülkemize yatırımlar artacak mı? Eğer yatırımda artış olacağı ön görülüyor ise bu yatırımların istihdamı ne kadar etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
Hazar geçişli Doğu-Batı Koridor, 2015 yılında Çin Halk Cumhuriyeti tarafından başlatılan “Kuşak ve Yol Girişiminin”, “Çin-Orta Asya-Batı Asya Ekonomik Koridoru” (The China-Central Asia-West Asia Economic Corridor) olarak adlandırılan koridoru içinde giderek daha çok öne çıkıyor.
Marmaray ve 30 Ekim 2017 tarihinde açılışı yapılan Bakü-Tiflis-Kars (BTK) Demiryolu hattı ile Koridor üzerindeki eksik bağlantılar tamamlanmıştır. Demiryolu yük taşımacılığı ülkemiz ile Gürcistan, Azerbaycan, Rusya, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan, Çin Halk Cumhuriyeti ve Avrupa güzergâhında devam etmektedir.
Koridorun Avrasya bağlantıları içinde taşıdığı önem, ülkemizce uygulanan altyapı projelerine ilgiyi artırıyor ve birçok uluslararası finans kuruluşu bağlantı odaklı bu projelere finansman imkânı sunuyor.
Orta Koridor Projesi hakkında lojistik sektörü temsilcilerine bilgilendirme toplantıları yapılıyor mu? Firmalar bu projeye ne kadar hazırlıklı?
Lojistik sektörü, ülkemizin bölgesinde lider rol üstlendiği sektörlerden biridir. Orta Koridorun geliştirilmesi konusunda özel sektörle çok yönlü ve yakın bir iş birliği sürdürülmektedir. Ticaret Bakanlığı’mız eşgüdümünde yürütülen Hazar Koridoru Çalışma Grubu ve Eylem Planı faaliyetlerine lojistik sektörünü temsilcileri etkin olarak katılıyorlar.
Yerli ve milli Ar-Ge çalışmalarına verdiğiniz destek ve önemi biliyoruz. Bize kısaca bu çalışmalardan bahseder misiniz?
Türkiye, diğer tüm sektörlerde olduğu gibi ulaşım sistemlerinin kuruluş ve işletilmesinde de yerli ve millîlik oranlarını gün geçtikçe yukarılara taşımaktadır. Kara, hava, demir ve deniz ulaşım modlarımızla birlikte bilişim ve haberleşme sektörlerindeki yerli ve millîlik yönündeki Ar-Ge desteklerimizle firmalarımızın önünü açmaya devam ediyoruz. Özellikle demiryollarının hat yapımı ile birlikte yüksek hızlı ve elektrikli demiryolu hatlarında yapım ve işletim açısından reform başlattık. Ülkemizdeki raylı sistem araçlarının farklı bölümlerinin yapıldığı TÜRASAŞ’ı Orta Doğu’nun en büyük raylı sistem araç üreticisi hâline getirdik. Saatte 160 kilometre hıza sahip Millî Elektrikli Tren setinin test süreçlerini tamamladık. Millî Elektrikli Trenlerimiz 2022’de raylarda olacak.
225 km/saat hızında Tren Seti Projesi tasarım çalışmalarını da tamamladık. Prototipi 2022 yılında tamamlamayı ve 2023 yılında seri üretimine geçmeyi planlıyoruz.
Üç taraflı denizle kaplı Türkiye’nin ‘denizci bir ülke’ olması yönünde gayretlerimiz devam ediyor. Denizlerimiz ve boğazlarda yerli ve millî gemi takip otomasyon sistemlerinin kurulması için yoğun bir şekilde çalışıyoruz.
Lojistik Master Planı dikkate alınarak bir taraftan demiryolu ağımızın ve lojistik merkezlerin etkinliğinin ve verimliliğinin artırılması için işletme modelleri geliştiriyoruz, diğer taraftan demiryolu hat uzunluğunun 28 bin 590 km’ye çıkarmak üzere çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Bilişim, iletişim ve haberleşme yatırımlarında da yerli ve millîliği önceliyoruz. 5G ve ötesi yeni nesil haberleşme sistemlerine ilişkin olarak yerli ve millî girişimlerimizi destekliyoruz. 5G şebeke altyapısına ait uçtan uca tüm donanım ve yazılım bileşenlerinin yerli ve millî olarak üretilebilmesi için önemli çalışmalar gerçekleşti.
Siber güvenlikte de yerli ve millîliği ön planda tutuyoruz. Tamamen kurumsal iç kaynaklarla geliştirilen AVCI, AZAD, KASIRGA ve ATMACA projeleri, ulusal siber güvenliğimize önemli katkılar sağlamaktadır. Bunun yanında yerli ve millî kule yazılımlarına da ağırlık veriyoruz.
Ulaştırma denilince ilk aklımıza gelen kara, deniz, hava ve demir yolu taşımacılığı ve alt yapı ama bakanlığımızı kapsayan haberleşme ve iletişim konusundaki faaliyetlerden projelerden kısaca bizi bilgilendirebilir misiniz?
Çin ile geçmişe uzanan ortak kültürel değerlerimizin sektörümüze de ilham vereceğini düşünüyor, karşılıklı iş birliklerinin ülkelerimiz ve Çin Halk Cumhuriyeti için yeni fırsatlar oluşturacağını umuyoruz.
Bilişim teknolojileri ve iletişim sektöründe Çin menşeli firmalar ile ortak yatırım çalışmalarımız devam ediyor. Ülkemizde haberleşme teknolojilerine yönelik altyapı kurulmasında Çin kökenli teknoloji firmalarının önemli katkıları oluyor.
4.5G mobil şebekelere yapılan donanım ve yazılım yatırımlarında Çin kökenli firmalara ait ürünlerin önemli bir paya sahiptirler. Ayrıca, altyapı tedarikinin yanı sıra teknoloji transferi amaçlı olarak da Ar-Ge konularında önemli iş birliklerimiz devam etmektedir.
Bununla birlikte, yine Çin menşeli bazı firmalar tarafından yapılan 4.5G baz istasyonu, radyolink gibi muhtelif yüksek teknoloji ürünlerinin ülkemizde yerli imkânlar kullanılarak ortak üretimlerine başladık.
5G şebeke altyapısına ait uçtan uca tüm donanım ve yazılım bileşenlerinin yerli ve millî olarak üretilebilmesi için önemli çalışmalar gerçekleşti. Aynı zamanda, dikey sektörler olarak adlandırabileceğimiz birçok endüstriyel uygulamanın çözümleri için de teknoloji firmalarımız çalışmalarına devam etmektedir. Bu çerçevede, her iki ülke arasında, Ar-Ge ve üretime dayalı iş birliği fırsatlarının ortaya çıkabileceğini değerlendiriyoruz.