TERMAL SAĞLIK, TURİZM VE AFYONKARAHİSAR

Prof. Dr. Nurullah OKUMUŞ Araştırması - TERMAL SAĞLIK, TURİZM VE AFYONKARAHİSAR

TERMAL SAĞLIK, TURİZM VE AFYONKARAHİSAR
TERMAL SAĞLIK, TURİZM VE AFYONKARAHİSAR

TERMAL SAĞLIK, TURİZM VE AFYONKARAHİSAR

Prof. Dr. Nurullah OKUMUŞ
Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü

Doğal kaynaklardan gelen sıcak sular, lokal daha soğuk su kaynaklarına ve bölgenin iklimine gönderme yapılarak Türkçede “ılıca su” olarak adlandırılmışlardır. “Termal” kelimesi de bu sıcak suları ifade eden Latince bir kelimedir. Doğal sıcak su kaynaklarının olduğu yerlerde kapalı tesisler ve hamamlar yapılarak bu suların binaların içine alınmasıyla da “kapalı ılıca = kaplıca” kelimesi türetilmiştir.

Kaplıca tedavisi ise doğal olarak 20°C’nin üzerinde belirli oranda doğal madensel tuz ve gaz barındıran aynı zamanda doğal bileşiminde herhangi bir değişiklik yapılmadan, “Kür” biçiminde uygulanan, klinik yönden tedavi edici bir sistem olarak adlandırılabilir. Ayrıca bu kürler sadece tedavi amaçlı değil; zindeleşme, dinlenme, eğlence, rekreasyon ve rehabilitasyon amacıyla da uygulanmaktadır.

Termal suların kullanımı insanlık tarihi kadar eskidir

Aslında mineralli suların ve doğal sıcak su kaynaklarının eğlenme, dinlenme ve sağlık amacıyla kullanımı, insanlık tarihi kadar eskidir. MÖ 2000’li yıllarda hasta hayvanların şifalı suları kullandığının gözlenmesi, mineralli suların kokularının, sıcaklığının ya da bıraktığı renkli tortuların insanın ilgisini çekmesi sonucu termal tedavilerin başladığı sanılmaktadır. Tarihi yayınlar incelediğinde ise hekimlerin atası olarak kabul edilen Hipokrat ve meşhur Türk hekimi İbn-i Sina’nın (Avicenna) ilk defa tabii enerji kaynaklarının insan sağlığı ile ilişkisinden bahsettiğini görmekteyiz.

Termal suların sağlıkta gerçek anlamda kullanılmasının ise hastalıkların akut evresinden sonra vücutta sakatlık ya da fonksiyonel kayıp gelişmesi durumunda hastalara termal kür tedavileri eşliğinde rehabilitasyon uygulanmasıyla bu sakatlıkların veya fonksiyonel kayıpların azalttığının veya ortadan kalktığının gözlenmesi ile başlamıştır. Bunun sonucunda 1900’lü yıllardaki savaşlardan sonra Avrupa’da “Termal Kür Tedavisi” kavramı gelişmeye başlamıştır. Eş zamanlı olarak biyofizik, biyokimya ve tıp alanındaki hızlı gelişmelerin yaşanması sonucunda da soğuk ve sıcak su kaynakları yeniden değerlendirilerek tedavinin hasta üzerindeki etkisi bilimsel aydınlığa kavuşturularak ayrı bir önem kazanmıştır. Bu bağlamda termal suların tedavi ve rehabilitasyon amaçlı kullanımı ülkemiz de dahil olmak üzere tüm dünyada son yıllarda bilimsel olarak daha fazla önem verilen ve yaygınlaşan bir tedavi yaklaşımı olmuştur. 

Sağlık turizmine yönelik seyahatlerde artış olduğu gözlemlenmiştir

Bilimsel gelişmelere ek olarak günümüzde bireylerin; salgın hastalıklar, sanayileşme ve çevresel stres faktörlerine bağlı olarak sağlıklarına daha çok önem vermeye başlamaları ile zindeleşme, dinlenme ve tedavi amacıyla sağlık turizmine yönelik seyahat hareketlerinde artış olduğu gözlemlenmiştir. Bunun sonucunda kaplıcaların ekonomik kalkınmaya katkısı daha iyi anlaşılmış ve termal suların sağlık turizmine yönelik kullanımı konusunda çalışmalara hız kazandırılarak dünyanın birçok yerinde termal suların tedavi ve rehabilitasyon amaçlı kullanımı için modern merkezler kurulmuştur. Bu merkezlere, termal kür merkezi veya termal rehabilitasyon klinikleri denmektedir.

Termal su ile uygulanan birçok tedavi yöntemi vardır

Söz konusu termal sağlık tesislerinde, termal suyun özellikleri kullanılarak uygulanan birçok tedavi yöntemi vardır bu tedavilerden bazıları şunlardır;

Balneoterapi: Balneoloji, “banyo bilimi” anlamına gelmektedir, balneolojinin tıpta tedavi için kullanılması ise “Balneoterapi” veya “medikal balneoloji” olarak adlandırılır. Balneoterapötik ajan olarak mineralli sular, çamur ve gazlar kullanılır. Uluslararası kabul gören sınıflamaya göre doğal sıcaklığı 20°C üzerinde olan sular termal su, litresinde toplam 1 gram mineral içeren sular ise mineralli sudur. Doğal sıcaklığı 20°C üzerinde, içerisinde toplam 1 gram/litre mineral içeren sular ise “termomineral su” olarak adlandırılır. Suyun içindeki mineraller bazı eşik değerlerin üzerinde ise özel sular olarak nitelendirilirler ve isimleri eşik değerin üzerindeki mineralle ilişkilendirilir (karbondoksitli su, kükürtlü su gibi). Bir minerali eşik değerin üzerinde içermeyen, farklı sayıda mineral içeren sulara da “miks” yani “karışık sular” denir ve içerdikleri anyon ya da katyonlardan baskın olanlarına göre isimlendirilirler. Örneğin, Afyonkarahisar ve çevresindeki sular daha çok miks sular sınıfına girmektedir.

Hidroterapi; bireye yönelik olarak ve bireysel hastalıkları düzeltmek amaçlı, suyun özelliklerini kullanarak uygulanan tedavi programıdır. Günümüzde hidroterapi; “akuatik terapi (akuaterapi)”, “su tedavisi” veya “havuz tedavisi” şeklinde de adlandırılır. Neredeyse eş anlamlı gibi kullanılan “su içi egzersizler” ya da “havuz egzersizleri” hidroterapi yöntemlerindendir. Hidroterapi ve kaplıca tedavisi olarak bilinen “balneoterapi” terimleri farklı uygulamaları içermektedir. Hidroterapi yöntemleri arasında; girdap banyosu, jakuzi, jet duş, sualtı basınçlı masaj, buhar duşları gibi yöntemler de yer alır. Hidroterapi genellikle mineralli suların kullanımını kapsamaz. Balneoterapide ise mineralli sular kullanılır ve bu suların kimyasal özellikleri ön plandadır. Hidroterapide su soğuk, normal ısıda, ılık ya da sıcak olabilir. Balneoterapide ise su sıcaklığı, 20°C’nin üzerindedir.

SPA-Wellness Uygulamaları: SPA (Salus Per Aqua), “su ile gelen sağlık” demektir. Wellness kelime karşılığı ise “iyilik hali” olarak bilinmektedir. SPA-Wellness uygulamaları sağlıklı kişilere yapılan uygulamalardır. 5 duyu sistemini etkileyerek kişide kendini iyi hissetme, dinçlik, dinginlik, enerjik olma, psikolojik rahatlama ve bağışıklık sisteminin güçlü olması amaçlanır. Bazı SPA-Wellness uygulamaları şunlardır; Wellness masajı, Ayurveda, Anti-Aging (yaşlanmayı geciktirici) uygulamalar, Sıcak taş masajı, Işık tedavileri, Yoga, Aromaterapi uygulamaları, Bitki banyoları, Solaryum, Cilt Bakımı-güzellik uygulamaları vb.

Termal Sağlık Turizm Uygulamaları; Termomineralli su banyosu, termomineralli suların içilmesi (içme kürü), termomineralli suların inhalasyonu (solunması) ve çamur banyosu (peloidoterapi) gibi çeşitli termal terapi yöntemlerinin, bölgenin iklim özellikleri, fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları, psikoterapi ve diyet gibi uygulamalar ile birleştirilmesi ile yapılan kür uygulamaları olarak tanımlanabilir. Bu tedavilerin uygulandığı merkezlere de “Termal Kür Merkezi” denilmektedir.

Termomineralli Su Banyoları; En fazla tercih edilen termal terapi yöntemi olan termomineral sularla banyo uygulamaları, havuz veya küvette yapılabilir. Ayrıca ülkemizde “özel aile banyosu” ya da “sıra banyosu” olarak adlandırılan bir veya iki kişinin aynı anda kullandığı küçük havuzlar da termomineral su banyosu alınması için kullanılır. Termomineral su banyosu, su sıcaklığına göre hipotermal (34 0C’nin altında), izotermal (34-38 0C) veya hipertermal (38 °C’nin üzerinde) olmak üzere üçe ayrılır.

Ülkemizde geleneksel kaplıca banyosu için yaygın olarak hipertermal sular tercih edilmektedir. Suyun çeşidine göre değişmekle birlikte genellikle ilk uygulamada 10 dakika kadar, diğer günlerde ise 20-25 dakika suda kalınacak şekilde günde bir kez banyo alınması önerilir. Hastanın tahammülüne göre, günde iki kez, gün aşırı, haftada iki-üç kez uygulama yoluna da gidilebilir. Toplam seans sayısının da, su çeşidine göre 14-21 seans olması önerilir. Bu 14-21 toplam seans sayısından oluşan tedavi bütününe bir kür denmektedir.

Termomineralli su banyoları açısından Afyonkarahisar, 4 veya 5 yıldızlı termal otelleri, termal tatil köyleri ve misafirhaneleri ile ülkemizin son yıllarda yıldızı parlayan destinasyonlarından en önde gelenidir. Bu merkezlerde termal sağlık açısından dinlenme ve sağlık bulma imkânı elde ederken, aynı zamanda Afyonkarahisar’ın her noktasında tarih, kültür ve gastronominin sizlere sunduğu imkânlardan bol bol yararlanma imkânı bulabilirsiniz.

Termomineral Su İçme Kürleri: Termal terapi yöntemleri içinde termomineralli su banyosundan sonra ikinci sıklıkta kullanılan uygulama yöntemidir. İçme kürlerinde; günlük mineral gereksiniminin karşılanması, metabolik süreçlerin desteklenmesi, sindirim sistemi üzerine etki ve boşaltım fonksiyonları üzerine etki yapması amaçlanır. Günde toplam 700-2100 ml, 3-4 kez (genellikle yemeklerden yarım saat önce, son doz yatmadan önce), oda sıcaklığında (20-24°C), hassas kişiler için ısıtılarak, yudum yudum (yavaş yavaş) içilmesi önerilir. Bir kür 4-6 hafta sürer ve yılda bir veya iki kez tekrarlanır.

Termomineral Su İnhalasyonları: Mineralli suların damlacık haline getirilerek solunum yollarına uygulandığı termal terapi yöntemidir. Mineralli su damlacıklarının çeşidine göre farklı etki beklense de anti-inflamatuvar, mukolitik (mukus parçalayıcı), ekspektoran (balgam sökücü), hiperemik etkileri olduğu düşünülmektedir. İnhalasyon için genellikle özel inhalatörler kullanılır. Kaplıcalarda, “inhalatorium” adı verilen özel salonlarda toplu uygulama da yapılmaktadır.

Çamur Banyosu (Peloidoterapi); Çamur banyosu, doğal jeolojik ve/veya biyolojik olaylar sonucu oluşan organik ve/veya inorganik maddelerin termal terapi yöntemi olarak kullanılmasıdır. Peloidoterapide kullanılan çamurun özelliği, su ve ısıyı kolaylıkla bırakmaması ve uygulandığı vücuda geçişin yavaş yavaş olmasıdır. Bu nedenle termomineral sulardan daha uzun süre ve daha yüksek sıcaklıklarda kullanılabilirler. Peloidler, aynı termomineral sular gibi banyo şeklinde uygulanabilir ya da çamur hazırlanıp vücuda sürülebilir. Çamurun kurutulup, paket haline getirilmesi ve kaplıca ortamı dışında uygulanması mümkündür. Paket uygulamaları, vücudun tümüne sürülerek ya da bölgesel uygulama şeklinde yapılabilir.

Bunlar gibi birçok uygulama bilimsel kanıtlara dayanılarak, doğal ve geleneksel yöntemler ile sağlıklı bir yaşam için ideal bir yöntem haline gelmiştir.

Termal sağlık, Dünya’da son yılların yükselen turizm trendidir

Bir gelenek olarak bu kür merkezleri, kaplıca-sıcak su kaynaklarının olduğu bölgelerde kurulmuşlardır. Sağlık sistemi içinde yer alan bu tip tedaviler büyük bir termal turizm hareketliliği de oluşturmaktadır. Bir çok ülke mevcut avantajlarını kullanarak yükselen trend ve katma değeri iyi olan termal sağlık turizmini ülkesine entegre etmiş ve devlet politikası olarak desteklemiştir. Almanya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Avusturya ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinin en büyük gelir kaynaklarından biri termal turizmi olmuştur.

Almanya’da yaklaşık olarak 230, Avusturya’da 80, Çekya’da 15, Macaristan’da 10, Slovakya’da 10 ve Polonya’da 10 adet termal sağlık kenti bulunmaktadır. Her bir kür kenti; kür parkı, yürüyüş ve bisiklet yolları, kapalı ve açık termal ve yüzme havuzları, çarşı ve kültür merkezleriyle organize sağlık bölgesi olarak hizmet vermektedirler. Termal kür kentlerinde genellikle 10.000 ile 30.000 yatak kapasiteli, ağırlıklı olarak butik otellerin yer aldığı konaklama tesisleri bulunmaktadır.

Sağlık turizmi ve termal sağlık, ülkemizde giderek gelişmektedir

Son 10-15 yılda sağlık alanında yaşanan gelişmelerle, yüksek kalitede sağlık hizmeti sunumu, ileri tetkik ve tedavi imkânları, modern teknolojik donanım, kaliteli insan kaynağı, kısa bekleme süreleri, yeni ve modern hastanelerin açılması ve uygun tedavi fiyatları, özellikle son yıllarda sağlık turizmi açısından ülkemizin giderek daha çok tercih edilen bir ülke konumuna gelmesi sağlanmıştır.

Bunun yanında yüksek mineralizasyon içeriği sayesinde etkin tedavi edici özelliklere sahip termal su potansiyelimizin, kültür, tarih ve doğa zenginliklerimiz ve ülkemizin muhteşem iklimsel özellikleri ile birleşmesi, benzersiz bir sağlık turizmi ortamı sunmaktadır. Ayrıca, coğrafi yakınlık ve kültürel benzerlik faktörleri de göz önünde bulundurulduğunda Avrupa, Ortadoğu, Orta Asya ve Uzakdoğu ülkeleri için Türkiye önemli bir Sağlık ve Termal Turizm Destinasyonu olabilecek konumdadır.

Türkiye jeotermal kaynak zenginliği ve potansiyeli açısından Dünyada üçüncü, Avrupa'da ise birinci sıradadır. Ülkemizin termal suları da, hem debi ve sıcaklıkları, hem de çeşitli fiziksel ve kimyasal özellikleri ile Avrupa'daki termal sulardan daha üstün nitelikler taşımaktadır.

Türkiye’nin termal sağlıkta yükselen yıldızı; Afyonkarahisar

Jeotermal kaynakları bakımından önemli bir coğrafi konuma sahip olan ülkemizde termal turizme yönelik hizmet veren işletmelerin ve görmeye değer tarihi yerlerin sayısı hızla artmaktadır. Bu yerler arasında önemli kara ve demiryollarının kesişme noktasında yer alan ve coğrafi konumu itibariyle birçok bölgeyi birleştiren Afyonkarahisar büyük bir öneme sahiptir. Yeni açılan Zafer Havaalanı ve önümüzdeki yıl açılması planlanan hızlı tren yolu ile tam anlamıyla ulaşım merkezi haline gelecektir.

Günümüzde de deniz ve güneş turizmine alternatif olarak çok önem kazanan ve sağlık turizminin bir parçası olan termal ve/veya termal sağlık turizmi açısından Afyonkarahisar, “Türkiye’nin termal başkenti” haline gelmiştir. Afyonkarahisar ilinde çok sayıda termal kaynak bulunmaktadır. Bu kaynaklardan altyapı ve konaklama imkânları nedeni ile termal turizm için elverişli olanlar; Ömer-Gecek kaplıcaları, Sandıklı Hüdai kaplıcası, İhsaniye Gazlıgöl kaplıcası ve Bolvadin Heybeli kaplıcasıdır.

Termal sağlıkta niçin Afyonkarahisar’ı Tercih Etmeliyiz?

Afyonkarahisar birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır

Afyonkarahisar’ın yerleşim geçmişi 7.000 yıl öncesine dayanmakta ve adını bölgede yaklaşık 2.300 yıldır ekilen haşhaş bitkisinden ve Hitit Kralı II. Murşil’in, Arzava Seferi sırasında yaptırdığı kalesinden almaktadır. Afyonkarahisar il sınırları içinde tarihsel süreçte Hitit, Frig, Helen, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi uygarlıklar egemen olmuştur. Kültürel anlamda zengin olan şehir, özellikle son dönemde başta Afyonkarahisar Valiliği’nin ve Belediyesi’nin girişimleri ile kültürel mirasınıön plana çıkarak hızla modernleşmekte ve alt yapısını geliştirmektedir.

Kale eteklerinin tarihi sokaklarında, Sultan Divani Mevlevihanesi ile misafirlerini davet eden şehir, Frigya Vadisi başta olmak üzere birçok tarihi ve doğal güzellikleriyle keşfedilmeyi beklemektedir. Tarihin, kültürün, sağlığın, mermerin, lezzetin ve sporun başkenti olan gizemli şehir Afyonkarahisar, özellikle termal kaynakları bakımından oldukça zengindir. Zafer Havaalanına da yakın olan Afyonkarahisar, 29.000’in üzerinde yatak kapasitesi ile Türkiye’de termal turizm açısından en fazla yatak kapasitesine sahip ildir ve her bütçeden konuğa Termal Sağlık Hizmeti sunabilecek çok sayıda otele sahiptir.

Afyonkarahisar doğa ile baş başa tatil imkânları sunmaktadır

Sandıklı İlçesi Hüdai Kaplıcalarında tatil yapabilir veya tercihinizi doğa ile baş başa kalabileceğiniz Sandıklı Akdağ kır evlerinden yana kullanabilirsiniz. Belki de Akdağ Tabiat Parkında doğa gezintisi esnasında yılkı atlarını görme fırsatı yakalayabilirsiniz. Dilerseniz asırlık kültürel miras olan Frigya Vadisinde balon veya Emre Gölü’nde tekne turu yapabilirsiniz. Ayrıca Afyonkarahisar'da yılda yaklaşık 40 bin ton kiraz ve 20 bin ton vişne üretimi yapılmaktadır. Mevsiminde kiraz ve vişne bahçelerini de gezebilirsiniz.

Afyonkarahisar Türkiye’de mermer ihracatında önemli bir paya sahiptir

Afyonkarahisar zengin ve kaliteli mermer yataklarına sahiptir. İl’de büyüklü küçüklü 300’ün üzerinde mermer işletmesi faaliyet göstermektedir. İşletmelerin bu zengin ve kaliteli mermer yataklarını işlemesi, sektörün hızla gelişmesini sağlayarak madencilik ihracatında mermeri lokomotif sektörlerden biri konumuna getirmiştir. Afyonkarahisar Ticaret Odası verilerine göre çoğunluğunu mermerin oluşturduğu madencilik ürünlerinin ihracatı 2021 yılında %24’lük artışla 22 milyon 564 bin dolara ulaşmıştır. Ayrıca Türkiye'de blok mermerin üçte biri Afyonkarahisar’ın İscehisar ilçesinde çıkarılmaktadır. Tüm bunlar ise Afyonkarahisar’ın mermer ihracatında önemli bir payı olduğunu göstermekte ve tecrübesi, coğrafi konumu özellikle de kalitesi ile Afyonkarahisar’ı “Mermerin başkenti” yapmaktadır.

Afyonkarahisar eşsiz bir yemek kültürüne sahiptir

Türkiye'de Gaziantep ile Hatay'ın ardından gastronomi alanında 2019 UNESCO "Yaratıcı Şehirler Ağı"na Afyonkarahisar da dâhil olmuştur. Afyonkarahisar’ın köklü bir tarım bilincine, zengin ürün çeşitliliğine, eşsiz bir mutfak mirasına sahip olması ve tüm bunları yaratıcılık ile bütünleştirebilmesi Şehrin lezzet bakımından markalaşmasını sağlamıştır. Sağlık turizmi amacıyla Afyonkarahisar’ı tercih edenler usta aşçıların elinden lezzetleri tatma imkânına sahip olacaklardır.

Afyonkarahisar’da biri sağlık temalı olmak üzere iki üniversite bulunmaktadır. Şu an rektörlük görevini yürüttüğüm Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi (AFSÜ), Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkeziyle Türkiye’de büyük bir öneme sahiptir. Merkezen son teknoloji ile konforu bir arada sunarken, 6 termal havuzu ve 110 yatak kapasitesi ile Türkiye'nin en gelişmiş tedavi merkezlerinden biri olarak hizmet vermektedir. Her yaştan tüm ihtiyaç sahiplerinin hizmetinde olan merkezde, termal tedaviler ve fizik tedavi yöntemleri hem ayaktan hem de yatarak uygulanmaktadır.

Her türlü romatizmal, bel, boyun, omuz, diz ağrıları gibi kas iskelet sistemi hastalıklarının ayaktan tedavilerin yanı sıra, merkezde uzman hekimler ve fizyoterapistler tarafından omurilik yaralanmaları, kafa travmaları, inme, MS (Multipl skleroz), serebralpalsi ve diğer nörolojik hastalıklara yönelik rehabilitasyon programları, ameliyat öncesi ve sonrası tüm ortopedik rehabilitasyon ile spor rehabilitasyonları uygulanmaktadır ve osteoartrit, osteoporoz, fibromiyalji gibi romatolojik problemleri olan hastalara da tedavi hizmetleri sunulmaktadır. Merkez, Hidroterapi, kaplıca ve çamur tedavisi ünitesi ile Felçli hastalar, ortopedik ameliyat geçirmiş hastalar gibi yoğun rehabilitasyon gerektiren durumlarda su içi egzersizlerin tedavi edici etkilerinden faydalanma imkanı sunmaktadır.

Merkezdeki havuzlardan dört tanesi termal tedaviler için, iki tanesi ise hidroterapi (su içi egzersiz) tedavisi amacıyla kullanılmaktadır. Yüzyıllardır geleneksel olarak uygulanan kaplıca banyo uygulamaları günümüzde alanında uzman olan Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim dalı öğretim üyeleri, fizyoterapistler ve hidroterapi-fizyoterapi teknikerleri eşliğinde bilimsel zeminde uygulanmaktadır.

Tüm bu özellikleri ile Afyonkarahisar artık Türkiye’nin “Termal başkenti” haline gelmiş ve dünyanın farklı bölgelerinden de şifa için gelecek konuklarını beklemektedir.

TERMAL SAĞLIK, TURİZM VE AFYONKARAHİSAR